Üsküdar Üniversitesi ve Method Research Company’nin Türkiye genelinde 18-29 yaş arası bin 9 gençle gerçekleştirdiği “Gençlik, Yalnızlık ve Dijitalleşme” araştırması, Z ve Y kuşaklarının duygusal dünyasına ışık tuttu. Sosyal medyanın ve dijitalleşmenin kuşattığı modern dünyada gençlerin portresini çizen araştırma; arkadaş sayısının yalnızlığı bitirmediğini, yapay zekânın yeni bir “dert ortağı” haline geldiğini ve “vefa” duygusunun ciddi bir yara aldığını ortaya koydu.
“Gençlik, Yalnızlık ve Dijitalleşme” araştırması; Türkiye genelinde 18-29 yaş arası, %62’si kadın, %38’i erkek olmak üzere toplam 1.009 katılımcı ile gerçekleştirildi. Çalışma, 7. Uluslararası Yalnızlık Sempozyumu kapsamında kamuoyuna sunuldu.
Gençlerin %66,3’ü üç ve daha fazla yakın arkadaşı olduğunu, %29,1’i 1–2 yakın arkadaşa sahip olduğunu, %4,6’sı ise hiç yakın arkadaşı olmadığını belirtti.
Yalnızlık artık istisna değil, rutin!
Araştırma sonuçlarına göre yalnızlık, gençler arasında geçici bir duygu olmaktan çıkıp yerleşik bir ruh haline dönüşmüş durumda. Katılımcıların %27,1’i kendisini “ara sıra”, %27,3’ü ise “sık sık” yalnız hissettiğini ifade ediyor. Toplamda gençlerin %50’den fazlasının yalnızlık ikliminde yaşaması, yalnızlığın gençler arasında normalleştiğini, sessizce yaşandığını ve çoğu zaman içselleştirildiğini ortaya koyuyor.
En kırılgan dönem: 18-21 Yaş
Yalnızlık hissinin en zirveye ulaştığı yaş grubu %32 ile 18-21 arası gençler oldu. Özellikle 18-19 yaş grubunda bu oran %36’ya kadar yükseliyor. Üniversiteye geçiş, aileden kopuş ve gelecek kaygısının birleştiği bu “eşik” dönemi, gençlerin kendilerini en savunmasız ve yalnız hissettikleri zaman dilimi olarak kayıtlara geçti.
Kadınlar paylaşıyor, erkekler içine atıyor
Araştırma, yalnızlığın yaşanma biçiminde cinsiyetler arası belirgin bir fark olduğunu gösteriyor. Araştırma bulgularına göre, “ara sıra yalnız hissediyorum” diyenlerin %61’ini, “sık sık yalnız hissediyorum” diyenlerin ise %58’ini kadınlar oluşturuyor. Bu durum, kadınların yalnızlık duygusunu daha açık biçimde ifade ettiğini gösteriyor. Erkeklerde ise yalnızlık daha düşük oranlarda dile getiriliyor ancak bu, erkeklerin daha az yalnız olduğu anlamına gelmiyor. Bu veri, kadınların yalnızlığı ifade etmede daha cesur olduğunu, erkeklerin ise toplumsal roller nedeniyle bu duyguyu bastırarak “görünmez” bir yalnızlık yaşadığını ortaya koyuyor.
Arkadaş çok, samimiyet yok!
Araştırmanın en şaşırtıcı sonuçlarından biri arkadaş sayısı ile yalnızlık arasındaki ilişki oldu. Gençlerin %66,3’ü üç ve daha fazla yakın arkadaşı olduğunu belirtmesine rağmen yalnızlık hissetmeye devam ediyor. Bu durum, “niceliksel kalabalığın niteliksel bir bağ kurmaya yetmediğini” kanıtlıyor. Gençler, çevrelerinde insanlar olsa bile “anlaşılamama” ve “duygusal güvencesizlik” sorunu yaşıyor.
Vefa ve sadakat algısı sarsılıyor!
Genç kuşağın insan ilişkilerine olan güveni de ciddi bir sınavda. Gençlerin sadece üçte biri insanların zor zamanlarda birbirine vefalı davrandığını düşünüyor. “Vefa” kavramı hala “zor günde yanında olmak” şeklinde tanımlansa da gençler gündelik hayatta bu değerin karşılığını bulamadıklarını ifade ediyor. Bu güvensizlik, gençlerin bağ kurarken daha mesafeli ve temkinli olmasına neden oluyor.
Ekran süresi arttıkça yalnızlık derinleşiyor
Dijitalleşme ile yalnızlık arasındaki bağ da araştırmada net bir şekilde görüldü. Sık yalnızlık hisseden gençlerin %40’ı günde 4 saatten fazla vaktini sosyal medyada geçiriyor. Ancak sosyal medyada geçirilen süre, bir “bağ kurma” aracı olmaktan ziyade, yalnızlıktan kaçmak için kullanılan “geçici bir sığınak” işlevi görüyor. Dijital dünyadaki yoğun temas, gerçek hayattaki boşluk hissini doldurmaya yetmiyor.
Yeni dert ortağı ChatGPT!
Araştırma, yapay zekânın gençler için sadece teknik bir araç değil, duygusal bir “liman” haline gelmeye başladığını ortaya koydu:
“Gençlerin yaklaşık %83’ü yapay zekâyı bilgi almak ve soru sormak amacıyla kullandığını belirtiyor. Gençlerin %27’si yalnız hissettiğinde veya kimseyle konuşmak istemediğinde ChatGPT’ye soru soruyor. Sık yalnızlık yaşayanlarda yapay zekâya yönelme oranı %35’e çıkıyor. Gençlerin %33’ü yapay zekâ ile yazışmanın, bir insanla konuşmaktan daha kolay olduğunu belirtiyor. Buna karşılık %59’u yapay zekânın yalnızlık hissini azaltmayacağını düşünmüyor.”
Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı: “Yalnızlık Yapısal Bir Deneyime Dönüştü”
Araştırma sonuçlarını değerlendiren Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı, yalnızlığın artık geçici bir ruh hali değil, yapısal bir sorun olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
“Bu araştırma, gençlerde yalnızlığın geçici bir ruh hâli olmaktan çıkarak, ilişkilerin niteliği ve sürekliliğiyle bağlantılı yapısal bir deneyime dönüştüğünü ortaya koymaktadır. Gençlerin önemli bir bölümü sosyal çevrelere ve arkadaşlık ağlarına sahip olsa da yalnızlık hissinin yaygın biçimde devam etmesi; ilişkilerde güven, samimiyet ve karşılıklılık beklentilerinin yeterince karşılanmadığını göstermektedir. Yalnızlık, bu yönüyle bir kopuştan çok, anlaşılmama ve güvencesizlik duygusunun ifadesi olarak ortaya çıkmaktadır.
Vefa ve sadakatle ilgili bulgular, yalnızlık deneyiminin arka planında yer alan önemli bir toplumsal dönüşümü görünür kılmaktadır. Gençler, ilişkileri daha kırılgan, geçici ve koşullu olarak algılamakta; bu durum bağ kurarken temkinli ve mesafeli davranmalarına yol açmaktadır.”
Gençler daha fazla iletişim değil güven arıyor
Method Research Company’den Hale Aslı Kılıç da “Yapay zekâ ve ChatGPT kullanımına ilişkin bulgular ise bu dönüşümün dijital boyutuna işaret etmektedir. Gençler, yapay zekâyı yalnızlığı “çözmek” için değil; daha çok hafifletmek ve yönetilebilir kılmak için kullanmaktadır. Araştırma, gençlerin temel ihtiyacının daha fazla iletişim değil; daha güvenli, kalıcı ve vefaya dayalı sosyal bağlar olduğunu açık biçimde ortaya koymaktadır.” diye değerlendirmede bulundu.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
