Egeli bilim insanı Doç. Dr. Dyt. Derya Hopancı Bıçaklı’dan kanser hastalarına altın değerinde tavsiyeler
Kanser tedavisinde kas kaybı ile mücadelede beslenme kritik rol alıyor
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Onkoloji Diyetisyeni Doç. Dr. Dyt. Derya Hopancı Bıçaklı, 1-7 Nisan Ulusal Kanser Haftası dolayısıyla kanser hastalarının tedaviye uyumunda beslenmenin öneminden bahsetti.
Kanserde beslenme sürecinin; hastalık oluşmadan önce, tanı konulduktan sonra ve iyileşme sonrası olmak üzere üç aşamada değerlendirildiğini belirten Doç. Dr. Derya Hopancı Bıçaklı, ilk olarak hastalık oluşmadan önce yeterli ve dengeli beslenmenin kritik rol oynadığını vurguladı. Beslenmenin kanser riskini azaltmada ve hastaların yaşam kalitesini artırmada önemli bir faktör olduğunu söyleyen Doç. Dr. Derya Hopancı Bıçaklı, toplumun bu konuda bilinçlendirilmesi gerektiğini ifade etti.
Beslenme tedavisinin önemli bir parçası olan Akdeniz diyetinin hastalık oluşmadan önce ve tedavi bittikten sonraki dönemde kritik öneminden bahseden Doç. Dr. Derya Hopancı Bıçaklı, “Akdeniz diyeti kanser hastalarında, sağlıklı ve dengeli beslenme modeli olarak öne çıkıyor. Doğal ve besleyici gıdaları temel alan, balık, salatalar, zeytinyağlı sebze yemekleri, kuru baklagiller, fermente süt ürünleri, meyve ve tam tahıllar bir beslenme modelinin kanserden korunmada en etkin diyet yaklaşımında sıvı tüketimi de kritik rol oynuyor. Özellikle tedavi sürecinde, günlük olarak en az 1,5-2 litre su tüketilmesi önemlidir; bazı kemoterapi süreçlerinde ise bu miktarın artırılması gerekebilir. Su dışında, çay, ıhlamur, çorba ve komposto gibi içeceklerin de yüzde 80’i sıvı olarak kabul edilse de, suyun öncelikli olarak tercih edilmesi gerektiğini unutmamalıyız” dedi.
“Düzenli beslenme ve gıda güvenliği şart”
Kanserden korunmada düzenli beslenmenin ve gıda güvenliğinin hayati bir rol oynadığını vurgulayan Doç. Dr. Hopancı Bıçaklı, “Düzenli beslenme, yalnızca ne yediğimizle değil, aynı zamanda yaşam tarzımızla da doğrudan ilişkilidir. Gece boyunca yeterli uyku alarak, sabah, öğle ve akşam dengeli bir şekilde besin alımını sağlamak oldukça önemlidir. Özellikle fast food, fritözde kızartılmış yiyecekler, yanmış, kavrulmuş besinler, hijyenik olmayan ortamlarda hazırlanan gıdalar ve tarım ilaçlarından arındırılmamış besinler ciddi sağlık riskleri taşır. Ayrıca, bayat baharatlarda bulunan aflatoksinler kanser riski açısından büyük bir tehlike oluşturur. Bu nedenle, taze, güvenilir ve hijyenik besinleri tercih etmek son derece önemlidir” dedi.
Alkol ve tütün kullanımının kanserin başlıca nedenleri arasında yer aldığını ifade eden Doç. Dr. Hopancı Bıçaklı, “Bu zararlı alışkanlıklardan kesinlikle kaçınılmalıdır. Obezite ise 13 farklı kanser türüyle ilişkilendirilmektedir. Özellikle ailesel yatkınlık taşıyan bireylerde, yağ dokusunun yarattığı riskler nedeniyle ideal vücut ağırlığının korunması büyük önem taşır” dedi.
“Ameliyat öncesi yeterli beslenme, sonrasındaki iyileşme süreciyle doğrudan ilişkilidir”
Doç. Dr. Hopancı Bıçaklı, “Kanser tanısı aldıktan sonra hastaların yüzde 60’ı bir veya birden fazla operasyon geçirir. Bu süreçte yeterli beslenme, iyileşme sürecinde kritik bir rol oynar. Hastaların beslenme durumu mutlaka değerlendirilmelidir. Uluslararası kılavuzlar, hastaların ameliyat öncesinde mutlaka desteklenmesini öneriyor. Özellikle yetersiz beslenen üst gastrointestinal sistem ameliyatı geçirecek hastalar ciddi bir beslenme yetersizliği içindeyse, ameliyat ertelenerek en az 14 gün süreyle beslenme desteği sağlanmalıdır. Kanser hastalarında malnütrisyon, yani yetersiz veya dengesiz beslenme, ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Malnütrisyon, organ fonksiyon bozukluklarına ve hastalığın seyrinin kötüleşmesine neden olabilir. Bu nedenle riskli hastalar için önceden beslenme planları oluşturuyor ve kişiye özel beslenme destekleri uyguluyoruz. Kemoterapi ve radyoterapi gören hastalar ise mutlaka bir onkoloji diyetisyeni ile görüşmelidir. Alınan kemoterapi ilaçlarına ve radyoterapinin uygulanma bölgesine bağlı olarak hastalarda çeşitli düzeylerde beslenme bozuklukları oluşur. Örneğin, baş-boyun bölgesine radyoterapi alan hastalarda tükürük salgısı azalabilir, diş kayıpları yaşanabilir, mukozit ve çiğneme-yutma güçlükleri oluşabilir. Bu nedenle her hasta için özel bir beslenme planı oluşturulması gerekmektedir” diye konuştu.
“Kas kaybını önlemek için beslenme desteği gerekli”
Kanserde kas kaybının, iyileşme sürecini zorlaştırdığını, bağışıklık sistemini zayıflattığını, tedaviye yanıtı olumsuz etkilediğini ve yaşam kalitesini önemli ölçüde düşürdüğünü vurgulayan Doç. Dr. Derya Hopancı Bıçaklı, “ Kas kaybını önlemek için hastaların yeterli protein almasının yanı sıra egzersiz yapılması önemlidir. Yeterli besin tüketemediğini düşündüğümüz hastalarda beslenme destek ürünleri devreye girer. Bu destek ürünleri, içilebilir takviyeler olabileceği gibi, gerektiğinde tüple beslenme (enteral beslenme) veya damardan beslenme (parenteral beslenme) şeklinde de uygulanabilir. Kök hücre nakli sırasında bağışıklık sistemi baskılandığı için, hastaların besin kaynaklı enfeksiyonlardan korunabilmesi amacıyla steril diyet uygulanması gerekir. Özellikle beyaz kan hücreleri düştüğünde, temiz, taze ve pastörize ürünlerden oluşan bir diyet planı yapılır. Bu süreçte bağırsağın korunmasına yönelik beslenme tedbirleri de büyük bir önem taşır” dedi.
“Bilgi kirliliğine dikkat!”
Kanser tedavisinde beslenme konusunda bilgi kirliliğine dikkat çeken Doç. Dr. Hopancı Bıçaklı, “Hastalar ve hasta yakınları, doğru bilgiye ulaşmak için mutlaka bir onkoloji diyetisyenine danışmalıdır. Yanlış beslenme önerileri ve gereksiz kısıtlamalar, hastanın tedavi sürecini olumsuz yönde etkileyebilir. Tedavi süreci tamamlandıktan sonra, hastalığın tekrar etmesini önlemek için sağlıklı beslenme alışkanlıklarının sürdürülmesi önemlidir. Bu noktada Akdeniz diyeti öne çıkmaktadır. Ayrıca, egzersiz, beslenme ile birlikte düşünülmeli ve kas fonksiyonları düzenli olarak takip edilmelidir. Olası güçsüzlük durumlarında ise hızlıca önlem alınmalıdır” dedi.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı